Bu derlememde, son zamanlardaki trend diyetlerden biri olan karnivor diyeti hakkında bilmek isteyeceğiniz noktaları özetledim. Gelin birlikte, karnivor diyetinin sağlığa etkilerini, böbrekler, karaciğer, kalp ve damar sağlığı, mikrobiyota ve sürdürülebilirlik açısından değerlendirelim.
Karnivor diyeti son zamanlarda popülerliğini artırmış olsa da çıkış noktası yüzlerce yıl öncesine dayanmaktadır. Kilo yönetimini sağlama (kilo kaybı veya kilo koruma dönemi), odaklanmayı artırma ve enerjik hissetme, alerji ve cilt problemleri, sindirim sağlığı, spor performansını artırmak isteyen bireyler bu beslenme şekline yönelse de bu diyetin temelinde bazı riskler bulunmaktadır.
Bu diyetin ana besin maddeleri et, tavuk, balık, hindi, yumurta, peynir ve yoğurt olup kurubaklagiller, sebzeler meyveler de dahil olmak üzere tüm karbonhidrat kaynakları sınırlandırılmaktadır. Dolayısıyla, hayvansal proteinlerden zengin olup diyet lifi, antioksidanlar, vitaminlerden fakir bir beslenme şeklidir.
Bu beslenme şeklinde tüketilebilecek besinler nelerdir?
• Etler: Dana eti, koyun eti, kuzu eti vb. kırmızı etler
• Deniz ürünleri: Somon, ton, lüfer, sardalya vb balıklar
• Kümes hayvanları: Tavuk, hindi, ördek
• Yumurtalar
• Süt ürünleri: Yoğurt, kefir, ayran, tereyağı, kaymak
• Baharatlar ve tuz
• Kurubaklagiller: Mercimek, nohut, fasulyeler, barbunya vb. ürünler
• Tahıllar ve pseudo tahıllar: Buğday, mısır, arpa, irmik, bulgur, kinoa, karabuğday,
• Meyveler
• Sebzeler
• Yağlı tohumlar: Ceviz, badem, fındık, yer fıstığı, kaju, chia tohumu, keten tohumu, kabak çekirdeği, fındık ezmesi, fıstık ezmesi
• Şeker ve şekerli besinler
Böbrek Sağlığı Açısından;
Diğer keto diyetler gibi yüksek protein içeriği olan karnivor diyeti, böbrek fonksiyonlarını zorlayabilir. Yüksek protein alımı, böbreklerden kalsiyum atımını uyarması sebebiyle böbrek taşı riskini artırabilir, bununla birlikte yüksek protein tüketimi yüksek pürin alımına, daha yüksek ürik asit üretimine ve idrarın asidik olmasına yol açar. İdrar asiditesinin artması, ürik asit taşlarının (böbrek taşları) oluşmasını kolaylaştırmaktadır.
Karaciğer Sağlığı Açısından;
Karaciğer, vücuttaki toksinleri temizleme, kan yapımı, proteinlerin sindiriminden sonra daha zararsız (üre) hale getirerek vücuttan atılması, yağda eriyen vitaminlerin (A, D, E ve K vitaminleri) depolanması gibi bir çok fonksiyonu yerine getirir. Karnivor diyeti yüksek miktarda protein içeriği nedeniyle karaciğer üzerinde bir yük oluşturur. Ayrıca, doymuş yağ asitlerinin fazla tüketimi karaciğer yağlanması riskini artırabilir.
Kalp ve Damar Sağlığı Açısından;
Bu beslenme şeklinde protein tüketiminin fazla olması nedeniyle doymuş yağ asitlerinden zengindir ve uzun vadede LDL (kötü kolesterol) düzeylerini artırabilir. Bu durum aterosleroz (damar sertliği) gibi kalp ve damar sağlığı açısından risk oluşturur. Bu da kalp krizi veya felç riskini artırabilir. Bilimsel araştırmalar, beslenmede doymuş yağ asitlerinin azaltılmasını ve tekli veya çoklu doymamış yağ asitlerinden zengin beslenmeyi önermektedir.
Bağırsak Mikrobiyotası Açısından;
Bu beslenme şeklinde meyve ve sebzeleri tüketmemek yetersiz diyet lifi alımına neden olarak bağırsak sağlığını olumsuz etkileyebilir. Ayrıca polifenoller ve karotenoidler gibi antioksidan özellik gösteren bileşiklerin alımı da sınırlanacaktır. Bağırsaklarımızda bulunan mikroorganizmaların bütünü mikrobiyota olarak adlandırılmaktadır. Bu mikroorganizmaların dengesi bozulduğunda disbiyozis oluşur ve İnflamatuar Bağırsak Hastalığı (İBH), İnflamatuar Bağırsak Sendromu (IBS), gluten intoleransı, Crohn hastalığı gibi bazı rahatsızlıklar görülebilir.
Karnivor diyetinde diyet lifinin düşük olmasıyla bağırsaklarımızda üretilen Kısa Zincirli Yağ Asitleri (KZYA) üretimi sınırlanır. Kısa Zincirli Yağ Asitleri, bağırsak hücrelerinin sağlıklı bir şekilde çalışmasına, bağırsak mikrobiyotasının dengelenmesine, bağışıklık sisteminin güçlenmesine, inflamasyonun azalmasına yardımcı olur.
Sürdürülebilirlik Açısından;
Karnivor diyetinin temel bileşeni olan hayvansal kaynaklı besinlerin üretiminde yüksek karbon emisyonları, su tüketimi ve arazi kullanımı gerektirir, bu durum biyoçeşitliliği tehdit etmesi nedeniyle sürdürülebilirliği olumsuz etkiler. Ayrıca, hayvanlar metan gazı saldığı için iklim değişikliğine yol açar. Ancak, laboratuvarda üretilen et gibi sürdürülebilir alternatifler ve üretim yöntemleri ile bu çevresel etkiler azaltılabilir.
Özetlemek gerekirse, karnivor Diyeti hayvansal kaynaklı besinlerden zengin bir beslenme şeklidir, bu nedenle özellikle yukarıda bahsettiğim alanlarda sağlık riskleri taşımaktadır. Ayrıca, olumsuz çevresel etkileriyle uzun vadede iklim değişikliklerine yol açabilir. Daha dengeli ve yeterli, sürdürülebilir bir diyetin takip edilmesi hem bireysel hem de gezegenimizin sağlığı için önerilmektedir.